İstanbul’un en eski semtlerinden biri olan Cankurtaran tarihi bir saray bölgesi ve şehrin önemli arkeolojik alanlarından biri olarak biliniyor. Osmanlı döneminde Topkapı Sarayı’nın dış bahçeleri ve kasırları, Bizans döneminde ise Mangana Sarayı, Bukeleon Sarayı gibi yapılar bu çevrede yer almış. Proje alanı güneyde Cankurtaran Meydanı ile sınırlanıyor ve Marmara Denizi manzarasına açılıyor. Cankurtaran Tren İstasyonu ve banliyö tren hattı tam önünde bulunuıyor. Doğuda ise İshak Paşa Caddesi boyunca Topkapı Sarayı duvarları görülüyor.
Proje alanını oluşturan yapı adası 49 parselden meydana geliyor. İstimlak edilmiş olan 3 parselden sonra geriye kalan 46 parsel arasından 13 tanesi eski eser olarak tescilli.
Yapı adasının arka tarafında restoran, kafe, çay bahçesi gibi fonksiyonların bulunduğu, çeşitli sosyal aktivitelere olanak sağlayan, kamuya açık bir iç avlu oluşturuldu. Dış tarafta ise zemin kat ağırlıklı olarak ticaret fonksiyonu için kullanıldı.
Küçük çaplı bir kentsel tasarım projesi olarak ele alınan planlamada tarihi mahalle dokusuyla bütünleşen ve tarihi yarımada silüetini etkilemeyen bir mimari anlayış esas alındı. Projenin, bölgenin tarihi, sosyal, kültürel değerlerini koruyarak turistik ve ekonomik kalkınmasını sağlayacak bir örnek teşkil etmesi amaçlandı.